döviz krizi, türkiye döviz krizi, USD döviz krizi, döviz krizi neden çıktı, Türk lirası USD, türk lirasının geleceği, USD artacakmı, USD yıl sonu tahminleri, USD 2019, TL 2019, türkiye dış borçlanma, döviz krizi devam edermi, döviz krizi nasıl biter, USD kaç olur, günlük USD kuru, Türkiyede döviz krizi, trump döviz krizi, trump yeni açıklama, trump yaptırımlar, arjantin döviz krizi, şili döviz krizi, türkiye döviz rezervi, türkiye USD reservi, merkez bankası USD rezervi, merkez bankası dövize müdahale, 2018 döviz tahminleri TL USD parite, TL EUR parite, türkiye abd ilişkileri, Türkiye ABD ticareti, ABD türkiyeden ithalatı, Türkiye ABD ye ihracat, turkey crisis, turkish lira crisis, turkey economic crisis, turkey trade war USA
Döviz Krizi
Türk lirası, İran riyali, Rus rublesi, Hint rupisi, Arjantinli pezosu, Şili pezosu, Çin yuanı ve Güney Afrika rand'ı 2018’de ciddi döviz krizleri yaşayan ve beklenmedik değer kayıplarına uğrayan para birimleri Bu para birimlerinin bir diğer ortak noktası bu ülkelerin ABD para birimi USD cinsinden ciddi döviz borçlarının olması ve ABD tarafından dolaylı ya da direkt ticaret savaşlarına muhatap edilmeleri.
1990'lardan beri, pek
çok ülke çeşitli altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek, ekonomilerini
canlandırmak ve küresel ticarete entegre
olmak gibi amaçlarla ABD doları cinsinden büyük büyük ölçekli borçlar almaya başladı.
Dış borç ve yabancı
yatırımlar ekonomik faaliyetleri başlatmak veya arttırmak için etkili bir yoldur,
ABD, Çin ve Japonya’nın en yüksek dış borca sahip ülkeler olduğu düşünüldüğünde
ve kendi para birimleri dolar karşısında nispeten güçlü kaldığı sürece, gelişmekte
olan ülkeler için dış borç almak oldukça risksiz gözüküyor.
Burada ince bir ayrıntı,
ABD, İngiltere, Japonya gibi ülkelerin yüksek dış borçlarına karşın yüksek
döviz rezervleri, entegre ekonomileri ve alacaklı oldukları çok sayıda borçlu
ülke var. Yani bu ülkeleri bir şirket gibi değerlendirecek olursak hem
borçlular hem alacaklılar hem de kasalarında ciddi para stokları var. Ancak
döviz krizi yaşayan ülkeler için durum farklı.
Dünya Genelinde ve Türkiye’de Dış Borçlanma
1990'dan 2000'e kadar,
dünya ülkelerinin aldığı dolar cinsinden dış borç toplamı 642 milyar dolardan
2.17 trilyon dolara yükseldi. Bu noktada dünya ülkelerinin bir kısmı 10 yıl
içinde 3 misli borçlandı diyebiliriz.
2000 yılından itibaren
dış borçlanma daha büyük bir hızla arttı. İnternet kullanımının yaygınlaşarak sınır ötesi ticari
faaliyetlerde kullanımı, haberleşme araçlarının yaygınlaşması ve ucuzlaması, dünya
geneli lojistik sevkiyat maliyetlerinin düşmesi ve tedarik zincirinin kurulması
gibi teknolojik yenilikler, globalleşme ve buna paralel, ekonomilerin iç içe
geçmesine neden oldu. Bu süreci doğru yöneten ülkeler hızla büyürken, pek çoğu
hızla borçlanmaya başladı ve bir kısmı 2008 ekonomik krizi gibi büyük
dalgalarda boğuldu
2018 başı itibarı ile
dünya ülkelerinin hükümet bazında dış borcu 70 trilyon USD’ye, genel borçlanma
ise 80 trilyon USD’ye ulaştı. (www.ihracat.co)
Türkiye’nin temmuz 2018
itibarı ile dış borcu 460 milyar USD, bu rakamla dış borç sıralamasında ilk 30
ülke arasında yer alıyor. Türkiye dış borcunun sektörel dağılımı aydan aya
değişmekte ancak kamu ve özel sektör arasındaki dağılımı hemen hemen yarı
yarıya.
Borçlu ülkelerin para
birimleri dolar karşısında zayıfladıkça, ödeme için iç kaynak ve dolayısıyla kendi
para birimleri üzerinden kazanımlarını kullanmak zorunda olduklarından,
ülkelerin borçlarını ödemelerini zorlaştırıyor. Örnek olarak Türkiye 2017
ihracat gelirleri 157 milyar USD, ithalat giderleri ise 234 milyar USD, bu
durumda dış ticaret kaynaklı döviz rezervi yani cari fazlası yok. Tam tersi 77
milyar USD cari açık var. Bu durumda Türkiye dış borçlarını iç kaynakları ile
yani TL bazında kazanımlarıyla ödemek zorunda ve dövizdeki artış bir anlamda döviz
bazındaki dış borcun TL karşılığının artmasına sebep oluyor.
Türkiye'de Döviz Krizi
ABD 2 ağustosta aldığı kararla, Türkiye Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanlarının ABD'deki mal varlıklarına ve bunlardan kaynaklanacak faiz gelirlerine el koyduğunu açıkladı. Bu kararın maddi karşılıkları önemli olmasa da, ABD'nin müttefiki saydığı bir ülkeye bu tip bir yaptırım uyguluyor olması, siyasi olduğu kadar ekonomik sonuçlarda doğurdu ve zaten sene başından beri düşüş eğiliminde olan Türk lirası ABD doları karşısında keskin bir düşüş grafiğine geçti.
Bu 275 karakter, Türk
ekonomisine yönelik artan baskıyı tetikledi ve Türk
Lirasının ABD dolarına karşı daha da gerilemesine neden oldu.
Türk merkez bankası, gevşeme yoluyla
sermaye üzerindeki baskıyı hafifletmeye çalıştığı için, zorunlu
karşılıklarda Türk lirası (TL) ile ABD Doları (ABD
Doları) arasındaki döviz kuru dalgalanmalarının artmasına neden oldu.
ABD tarafından Türkiye'ye F-35 uçaklarının teslim edilmeyeceği açıklamasından sonra, Başkan Trump tarafından, yaptırımların devam edeceği twitleri ve Rahip Brunson'un serbest bırakılması taleplerine yönelik twitler devam ediyor.
Başkan Trump öncesinde, Beyaz saraya ait açıklamalar resmi bir twitter hesabı üzerinden yapılırdı ve pek tabi resmi bir dille ve Amerikan senatosu ve yönetiminin mutabık kaldığı konuları içerirdi. (www.ihracat.co)
Döviz Krizinde Türkiye yalnız değil
Döviz krizleri ,
özellikle para birimi amortismanının belirsizliğine duyarlı olan ülkeleri
kriz anında savunmasız bırakıyor . Liranın değeri bir süredir
düşüyordu, ama Ağustos 2018’de önemli ölçüde düştü. Türkiye dış borcunun
yaklaşık %60’ı USD cinsinden. Siyasi belirsizlik, alışılmışın dışında
para politikası ve en önemlisi ABD'nin ve daha doğrusu Başkan Trump’ın ardı
ardına yaptığı yaptırım ve çeşitli gümrük vergisi artışlarına yönelik
açıklamalarla durum gittikçe daha zorlaştı. Türkiye'nin dolar cinsinden borcu,
bugün toplam yabancı rezervlerinin neredeyse iki katıdır.
Döviz krizi yaşayan
farklı ülkelerde var yani Türkiye yalnız değil. Dolar karşısında para
birimlerinin değeri sadece bir hafta içinde %9,5 düşen Arjantin pezosu ve
yaklaşık %8 oranında düşen Güney Afrika “Rand”ı idi. Diğer para birimleri
de etkilendi - örneğin, Şili pezosu, geçtiğimiz hafta %3,4 düştü, Hint rupisi
14 Ağustos'ta USD karşısında son bir yılın en düşük değerine ulaştı.
BIS (Bank of
International Settlement) verilerine göre farklı risk seviyelerine sahip 13
ülke, Gelişmekte olan ülkelerin toplam dış borcu baz alındığında, USD cinsinden
borç stoğunun %62’sini oluşturmakta.
Bu ülkeler 3 farklı risk
kategorisinde ele alınıyor
1.Grup: Mevcut Döviz
rezervleri, dış borçlarını karşılamayan ülkeler:
Şili, Arjantin, Türkiye,
Meksika, Endonezya
2.grup: Mevcut Döviz
rezervleri USD borçlarını karşılayan ama toplam dış borçlarını karşılamayan
Ülkeler
Güney Afrika, Brezilya,
Rusya, Malezya, Güney Kore, Hindistan
3.Grup: Mevcut Döviz
rezervleri USD dahil tüm dış borçlarını karşılayabilecek Ülkeler
Çin ve Suudi Arabistan
Şili – Arjantin – Türkiye – Meksika – Endonezya Dış Borç ve Döviz Rezervleri
Türkiye, ile birlikte,
döviz krizi ve dış borç yüküyle mücadele eden diğer dört üle: Arjantin,
Meksika, Şili ve Endonezya. Arjantinli pezosu zaten serbest
düşüşte. Hükümet Ağustos ayının 2. haftası, 500 milyon dolarlık rezerv
satacağını ve döviz rezervini durdurmak için faiz oranlarını yükselteceğini
duyurdu.
271 milyar dolar borcu
olan Meksika’nın borç yükü resmi rezervlerini aşıyor. Meksika dış borcu
400 milyar USD’nin üzerinde olan bir diğer ülke, 1,14 trilyonluk GSYH’sının
yaklaşık %40 oranında dış borca sahip, mevcut dolar rezervlerinin yetersizliği
ve ABD’nin NAFTA ticaret ortaklığından tek taraflı çekilme ve Meksika ile
ticari ilişkileri kısıtlama tehditleri karşısında hem para birimi hem ekonomisi
savunmasız durumda. NAFTA müzakereleri kötü gider ve yeni cumhurbaşkanı kaynaklı
herhangi bir politik istikrarsızlık nedeniyle zayıflamaya başlarsa, Meksika’da
felaket çanları çalmaya başlar.
Hikaye Endonezya ve Şili
için de benzer. İkisi arasında Endonezya biraz daha iyi durumda. Dış
borcu GSYİH'nın % 35'i, bu dış borcun %47'si dolar cinsinden. Ancak
Endonezya merkez bankasında çok fazla USD rezervi bulunmuyor, müdahale güçleri
zayıf ve para birimi bu yıl dolar karşısında neredeyse %10 düşüşle zayıflık
belirtileri gösteriyor.
Şili'nin GSYH'ye oranla
dolar cinsinden borç yüzdesi, BIS raporundaki en yüksek yüzdeye sahip : %36. Şili'nin
GSYH si sadece 277 milyar USD ve brüt
dış borç-GSYİH oranı %66'dır. Şilinin dış borcu 100 milyar USD ve döviz
rezervi 37 milyar USD civarında. Oranlar kadar, Şili ekonomisinin küçük oluşu,
ekonomilerini dış etkilere daha açık hale getiriyor.
G.Afrika – Brezilya – Rusya – Malezya – G.kore – Hindistan Dış Borç ve Döviz Rezervleri
BIS listesinde 2. Grupta
yer alan 6 ülke, dış borç ve döviz yetersizliği gibi problemlerden daha daha
farklı sorunlar sebebiyle döviz
krizlerinden etkileniyor. Brezilya, Hindistan, Güney Kore, Malezya, Rusya ve
Güney Afrika - farklı fakat birbiriyle ilgili sorunlar
yaşıyorlar. Örneğin, Güney Afrika dış borç yükü olan bir ülke değil. Hükümet,
ekonomi politikaları gereği para birimleri rand’nın düşüşünü durdurmak için
müdahale etmeyeceği konusunda ısrar ediyor, ancak bunun asıl nedeni, döviz
rezervlerinin kısıtlı olması ve piyasaya birkaç müdahaleden sonra kriz devam
ederse tamamen savunmasız kalacak olma ihtimalleri.
Güney Afrikanın dış
borcu 75 milyar USD seviyesinde, toplam döviz rezervi 50 milyar USD,
Bu rakam toplam borcu
karşılamıyor ancak USD cinsinden olan borcu karşılıyor.
Rezervler söz konusu
olduğunda diğer beş ülke daha iyi durumda. Daha büyük miktarlarda dolar
cinsinden borçlar alsalar da, bol miktarda rezervleri var. Bu ülkeler için
sorun dış borçlarının büyüklüğü. Örneğin Brezilya’nın 670 milyar USD,
Rusya’nın ise 530 milyar USD dış borcu var. Güçlü bir USD baskısı bu
ekonomileri sakat bırakmaz, ancak döviz krizine dönüşüp parasal müdahaleyi
zorunlu kılmak için onlara yeterince baskı yapabilir.
Bu grup içinde en az dış
borca sahip ülke Malezya ancak buna paralel en düşük GSYH yine bu ülkeye ait ve
döviz rezervleri kısıtlı. (www.ihracat.co)
Çin – Suudi Arabistan Dış Borç ve Döviz Rezervleri
Çin ve Suudi Arabistan
herhangi bir döviz krizine karşı en yalıtılmış ülkeler. Çin'in para birimi
son haftalarda Amerikan Doları karşısında baskı altındaydı, ancak Çin hükümeti
sahip olduğu döviz rezerviyle müdahale gücüne sahip ve Yuan’ın çok değer
kaybetmesine izin vermedi. Çin dolar cinsinden borç olarak 548 milyar
dolar tutuyor, ancak bu rakam Çin'in GSYH'sinin sadece %4'ü ve Çin'in GSYH'sine
oranı %14 Çin, örneğin ABD kaynaklı bir döviz baskısına uğrar ise 3,2 trilyon
dolarlık bir döviz rezervine sahip.
Suudi Arabistan petrol
rezervlerini ABD doları ile satan ve petrodolar döngüsü ile yıllardır ABD ile
işbirliği yapan bir ülke. Güçlü rezerv birikimleri var ancak petrol
kaynaklarının yakın gelecekte tükenecek olması, ülkenin farklı ihracat kalemlerinin
olmaması, kamu harcamaları ve mevcut kaynakların kullanımındaki sıkıntılar ülke
ekonomisini uzun vadeli yatırımlarda güvensiz kılıyor. Riyad her daim döviz
baskısı altında. Suudi Arabistan, dengeleri korumak için sürekli rezerv almak
ve satmak zorunda.
Türkiye’de Yaşanan Döviz Krizi ve Diğer Ülkelere Etkisi
Türk lirası son 1 yıldır
USD başta olmak üzere diğer döviz türlerine karşı belirsiz aralıklarla ciddi
değer kayıpları yaşadı ancak ağustos ayında yaşananlar sıra dışıydı. Türk
lirası, 13 Ağustos 2018’de ABD doları karşısında yaklaşık %21 değer kaybetti.
Ağustos ayının 3.haftası hükümetin açıkladığı önlemler paketi ve sonrasında
yaşanan dış gelişmelerle döviz bir nebze düştü. Türk lirası hala Ocak 2018 ile
karşılaştırıldığında, USD karşısında %60 değer kaybına uğramış durumda.
Geçmiş tecrübeler
gösteriyor ki, Türkiye, dövizde yaşanan bu orantısız ve beklenmedik artışlar ve
ekonomik krizlere benzersiz bir şekilde duyarlıydı. Ülke düşük tasarruf
oranlarına ve yüksek enflasyon oranlarına sahip ve diğer nokta, tüm yaşananlara
rağmen Merkez bankası müdahaleleri ve faiz arttırımları sınırlı tutuldu.
BIS raporunda belirtilen,
Şili, Arjantin gibi diğer ülkelerin, daha güçlü bir ABD dolarına baskısına maruz
kalmaları durumunda çok daha büyük problemler yaşamaları ve derin ekonomik
krizler oluşması muhtemel.
Türkiye’de yaşanan döviz
krizinin temel aktörünün ABD ve Trump yönetiminin attığı adımlar, yaptırımlar
ve söylemler olduğu aşikar ancak Türkiye'nin yatırıma dönüştürülememiş büyük
bir dış borç yükü var ayrıca ekonomik problemlerin bir kısmı, ekonomi
yönetimindeki kararlara dayandırılıyor.
Diğer yandan döviz
krizinin önemli bir detayı piyasaları etkileyen psikolojik faktörler ve
devletler arası ilişkiler. Türkiye’nin döviz krizinde AB kanadından gelen
açıklamalar ve Katar yatırım haberlerinin ne derece olumlu etki yarattığı
aşikar. Dolayısıyla Türkiye’nin özellikle ekonomik ilişkileri olan ülkeler ve
ticari topluluklarla diyaloglarını daha yapıcı sürdürmesi önemli bir faktör.
Ekonomistlerin aklını
kurcalayan en önemli soru, Türkiye’deki krizin diğer hassas durumdaki ülkelere
yayılıp yayılmayacağıdır. Bu noktada en endişe verici olanı Arjantin, Meksika,
Endonezya ve Şili. Küresel bir mali krizden bahsetmek için henüz çok
erken, ancak Türkiye'de olup bitenlerin sadece Türkiye ile ilgili bir mesele olup
olmadığını değerlendirmeye başlamanın zamanı geldi. ABD’nin başlattığı ticari
savaşlar ve kontrolsüz yaptırım kararları bu derece ekonomik entegrasyona sahip
bir dünya söz konusuyken, sessizce seyirci kalınacak bir durum değil. (www.ihracat.co)
YORUM